Neo-Çoklar

Ufacık bir canlının, “yerin ve göğün hakimi” olduğunu iddia edenleri, bilimsel teorilerini mutlak doğrular olarak insanlığa dayatarak kendi “şimdi”lerini yavaş ve emin adımlarla dayatanları ve tüm insanlığı dize getirişini izliyoruz. Laboratuvar ortamında üretilmiş bir silah olmasından, insan popülasyonunu azaltmaya yönelik projelerden biri olmasına kadar her türlü komplo teorisi konuşulabilir. Amaçlarının içinde Korku Toplumu yaratmak var mıdır bilmiyorum ama ortaya çıkan tedirginlik ve korkuyu bu yola evirme uğraşında olanların varlığı artık kesin.

Meşhur bilişimci ve sonrasında vakıf insanı, çok ulusluların eski prensi Bill Gates’in 2018 Nisan ayındaki kehaneti de göz önüne alınırsa üretilecek teorilere yenilerini de ekleyebiliriz. Geçmişi ve servetinin kaynakları göz önüne alındığında bir şekilde Digital Toplum ilk versiyon denemesinin önünün açıldığını da söyleyebiliriz.

Gates 1918 yılında 50 milyon insanın ölümüne sebep olacak bir hastalığın günümüzde altı ay içinde 30 milyon insanın ölümüne sebep olabileceğini ifade ederken, aslında halen silahların tehditi altında olan bu bilançonun hastalıklar sebebiyle kırılması durumunda aynı tepkiyi doğurmayacağını ifade ediyordu. (Yani 30 Milyon insanı silahla öldürmeye kalkarsanız tüm dünya ayağa kalkabilir ama hastalık bunu yaparsa daha yumuşak bir geçiş sağlanmış olur.) Buna önlem olarak da hükümetlerin ve orduların daha çok etkileşim halinde çalışmasını tavsiye eden Gates ülkeler arası işbirliğinin önemine değiniyordu. Son yaptığı çağrıda ise gelişmiş ülke liderlerini gelişmemiş ülkelere yardıma davet ediyor. Gates’in iki yıl önce Trump’ı salgın hastalıklara karşı yatırım yapmaya davet ettiği ve Trump’ın Oval Ofis’te evrensel bir aşı için ikna edildiği iddia ediliyor.

2018 yılındaki açıklamasında savaşa hazırlanır gibi salgınlara karşı hazırlık yapılması gerektiğini rahatlıkla ifade eden Gates, savaşın en büyük yatırımcılarının “ikna edilmiş adam” ve türevleri başta olmak üzere kendi medeniyetleri olduğunu doğal olarak görmezden geliyor. Ama bizim adına “Savunma Ekonomisi” denilen savaşlar için bunca yatırım yapan bir ülkenin “yeni tip silahlara” yatırım yapma ihtimalini görmezden gelmemizi de beklemiyor. Aksine “ben demiştim” moduna çoktan geçmiş olması teknolojik yatırımlarına yeni yatırımlar ekleme potansiyelini gösteriyor. 65 yaşındaki bu milyarder adam belki de sadece içindeki hümanizmi konuşturuyor. Lakin ayda 750 bin kişinin ölümüne sebep olan açlığı yaratan kendi ekonomik sistemlerinin dayandığı ideolojik kaynaklarınaneden müdahil olmadığını konuşmadığı kesin. Melinda Gates, Bobby Shriver, George Soros, Ed Scott, Bob Geldof ve Jamie Drummond isimlerin kurduğu vakfın farklı yerlerde farklı laboratuvarlarda farklı deneyler yapmaları ile ilgili söylentileri ve buna bağlı teorileri de, neo-liberal ekonomi politikalarını destekleyen ideolojik stratejileri de şimdilik görmezden gelmemiz isteniyor. Çünkü biz enformasyon devrimi sayesinde çok uluslu şirketler üzerinden kuşatılarak yeni bir kolonyalizm arefesinde olduğumuz gerçeğini görmediğimizde kolonya kuyruklarını, maske fiyat artışlarını ve daha fazla kâr odaklı sığ ekonomik tercihlerimizi tartışabilir, kendi makro sınırlarımız içinde üzerimize çullanan ideolojik aygıtların önlemleri ile yetinerek salgın üzerine komik videolar izleyip gülmeye devam edebiliriz.

Şaibeli bir uçak kazasında hayatını kaybeden Larry P.McDonald, Rockfeller ile birlikte Federal Reserve Bank’ı oluşturan diğer çok uluslu bankerleri, “Sovyetleri, Amerika’yı ve yeryüzündeki bütün ulus devletleri ortadan kaldırıp, bunların yerine bir tek dünya devleti yaratma” amacıyla itham ediyordu. Günümüzde bu bankerlerin yerini hangi sektör duayenleri ve prensleri devralmış olabilir?

M. Sami ZİNİ