Volume1: Hamas=ISIS denkleminin atılacağı sandıklardan önce, gelecek seçimler için Baba Push taklitliği. Belki kısmi başarılar olacak ama artık Amerika’nın kuruluşundan bu yana beslendiği Yağmacı Medeniyet kurgusunun son patinajlarını görüyoruz. Filistin’in mücadelesinin dünya üzerindeki zeminini iyi tahlil edememiş olmaları onları hızla maniple etmeye itiyor. Karşılarında bu kez ikna edecekleri bir İngiltere’yi bulmaları da zor. Gerçi Ukrayna üzerinden terbiye etmek istemiş olmalarına rağmen bunca zamandır doğru düzgün bir şey çıkartamamış olmaları bölgenin kaosa mahkum edilmişliğine razı oldukları izlenimini veriyordu. Tabi bir de o kocaman Siyonist Lobi var. Her şeyi planlayan ve görüp/gözeten Tanrı’lar cehenneminin bekçileri olarak ordular ve istihbarat teşkilatları! Tam bu sırada aslında beklenen ama kimsenin bu kadar uzun süreceğini öngöremediği bir saldırının kurbanı oldular. Tetiklemeleri kısmen kendileri yapmış olduklarını hemen propagandaya dönüştürmüş olmaları bile bölgedeki uydu devletlerini sahiplenememiş izlenimini yok etmek için. Bakılacak pencerenin genişliği çok fazla ve bunun için epey bir geriye çekilmek gerekiyor. Bunun için hem Rusya’nın hem de İran’ın açıklamaları Ukrayna’daki tavırları ile kıyaslanmalı. Aynı zamanda Azerbaycan’ın kimliksizliği üzerinden sözde devlet pragmatizmleri de gündem edilmeli. Siz Hamas’ın icbâr edilmiş bile olsa kendini en ufak bir kırılımda satacak sözde Ümmet Liderlerine tav olup bu savaşa girişeceğini mi sanıyorsunuz? Filistin mücadelesi bizde kutsallık ve mazi nostaljisi üzerinden yürürken dünya üzerinde zulme karşı bir başkaldırının odağına yerleştirileli çok oldu. Şimdi turist olarak işgal edilmiş topraklara “acıma turlar”ı düzenleyen Mescid-i Aksa güzellemecilerinden değişen hegemonik yapıyı anlamalarını bekleyebilir miyiz? Durdukları yerin belirsiz olması bir yana ilkesizliklerinin nasıl zalimlere sevgi beslediğini ve beslettiğini gördüğümüz bu zihinsel kırılmanın tedavisi için ne önerebiliriz? Dünya üzerinde kendini islam ile isimlendirmiş olanların “yeryüzü bizimdir” diyerek tüm zalimlere söz söyleme zamanları gelene kadar elimize tutuşturulan oyuncaklarla oynamaya devam edeceğiz. Değişiyoruz! İdeolojiler ve dünya görüşleri bu düşüncelerle besleniyor ve şekilleniyor. Ama gözümüzün içine soktukları tek gerçek, eyleme geçmiş olanlarının denklemlerde kendilerine yer kapmış olmaları. Biz tüm denklemleri bozacak Tek İlah’a kulluğumuzdaki samimiyetimiz kadar organize olacak olanlarız ve “nice (organize olmuş) az toplulukların (darmadağın) çok topluluklara” üstün geleceği zamanlara kadar hâlimizden mes’ul olacağız. Bugün bu hâl yine gerek farklı coğrafyaların gerekse ‘yerli’ zalimlerin karşısında konumlanmaktır. Bu tabi ki bedel ister! Zalim yöneticilere kaftan diken bir terzi Abdullah b.Mübarek’e “ben bu zalimlere yardım etmiş oluyor muyum” diye sorar. Aldığı cevap şöyledir: “hayır yardım etmiş olmazsın, sen düpedüz zalim olmuş oluyorsun; sana iğne iplik satan zalimlere yardım etmiş oluyor”