Direniş İşgalciye Ne Yaptı?
Direniş İşgalciye Ne Yaptı?
Direnişin yaklaşık bir yılda işgalci İsraile neler yaptığına bakalım.
İçerik ekonomik ve askeri yenilgiler üzerinden rakamsal analizlere değil toplumsal gerçeklere odaklanarak İsrail kamuoyundan haber ve analiz sonucu oluşturulmuştur.
Önce yerleşimciler:
İlk defa gerçeklerle yüzyüze geldiler. Siyonist milliyetçiliğin atına binmemeyi tercih edenler içeride içeride vatan hainleri ve Arap seviciler olarak kutuplaştırılmış durumdalar. Toplumsal ayrışma daha fazla körüklenmiş durumda.
Yerleşimci halkın ülkesine ve kendine güveni zedelendi. Ülke olarak yitirilen saygınlıktan kendilerine epey bir pay bulmuş oldular.
Üst düzey yetkililerin yaşam tarzları yaşanan ekonomik kriz nedeniyle daha fazla sorgulanır hâle geldi.
Her yerleşimcinin siyonist asker statüsünde olması ve Haradilerin bile askere alınma kararı nedeniyle işgalcide asker-yerleşimci ayrımı imkânsızdı. Vicdani reddi kullanarak hapse girmeyi göze alanlar dışında askerlik mecburiyeti de 7 Ekim sonrası sorgulanmaya başlananlardan biri. Ultra Ortodoks cemaati de bu kırılmayı yaşıyor. Video görüntüde askere giden bir cemaat üyesi var. Ona “Ölsen iyi olur, Öl” diye bağırıyorlar.
Siyasi unsurlar bağlamında ise İsrail için durum daha da vahim:
Yenilmez ve güçlü İsrail algısı yerle bir oldu.
1948 yılından bu yana ilk defa bu kadar uzun süre savaşın içinde ve doğrudan işgal ettiği topraklarda işgalinin bedelini ödüyor.
2006 yılından bu yana Gazze’yi Filistinlilerden yalıtma planı yapıyor olmasına rağmen insansızlaştırmayı başaramadı.
Direniş gözünde zaten bir etkisi olmayan İsrail Askeri gücü ve ordusu caydırıcılığını tüm Filistin’de yitirdi.
Propaganda ve maniple yetenekleri sekteye uğratıldı. Ana akım medya ve Sosyal Medya tarafından yapılan propagandalar işe yaramadı. Bu nedenle biraz geç de olsa işgalcinin arkasındaki sömürgeci güçler finansal ve teknik kaynak aktarmaya devam ettiler, iğrenç pazarlıklık/tehditler eşliğinde büyük şirketler soykırıma desteklerini sundular ama tüm dünya gerçek yüzlerini gördü. Özellikle TikTok ve Telegram bu ifşâda önemli araçlar olarak iş gördüler.
Direnişin çeşitliliği (askeri, teknik, data, haber-akış, bilişim…) sayesinde işgale ait ele geçirilmiş önemli istihbarat bilgileri, İsrail’in temel teknoloji şirtketlerinin, Savunma Bakanlığına üretim yapan şirketlerin verilerini ve üst düzey askeri yetkililerin icraatlerini ve skandallarını tüm dünyaya servis etti. Yaacov Ayish ve Ehud Barak bunlardan sadece ikisi.
İşgalcide üst düzey askeri personel sıkıntısı da büyük. Bir de tepe ilişkilerdeki “ben yanarsam hepinizi yakarım” modu siyasal yapılarını kilitlemiş durumda. Geçenlerde daha önce emri altındaki bir subayla yaşadığı yasa dışı ilişki nedeniyle görevinden alınan sözde Güney Komutanlığının eski istihbarat subayının IDF’de ulusal siber sistemlerinde temsilcilik görevine getirilmesi bir skandal olarak patladı mesela. Soykırımcı IDF, kararın Mart ayında alındığını ve soruşturma sonrası yeniden değerlendirme yapılacağını açıklamak zorunda kaldı.
IDF’nin bundan önce Ulusal Güvenlik Meselesi olarak sorgulanamazlığı göz önüne alındığında 11 ay sonrası daha iyi anlaşılabilir belki.
Siyonist kamuoylarında tepkiyle karşılanan ve ordunun sorgulandığı durumlardan bazıları:
Genelkurmay Başkanlığı’na yeni bir ACA başkanı ile yeni bir bilişim daire başkanının gereksiz olarak atanması
Yeni Aman başkanı oaln Shlomi Binder’ın, 7 Ekim sonrası ihmallerinin ve iddiaların soruşturmaya uğramaması
Gazze’de katliam sırasında 162. Bölüğün düzenli, yedek subay ve komutanlarının dost ateşi ile vurdukları işgalciler nedeniyle görevlerinden alınmasına karar verilmesi
Kibbutz Bari’deki katliamın kıdemli komutanların başarısızlıklarını örtbas etmek için kamuoyuna hemen servis edilmesi ve astsubayların sorumlu ilan edilmeleri. (Bari’de toplumsal refleksler kullanılarak IDF tarafından öldürülen yerleşimcilere dair soruşturmanın üstü kapatıldı. OHAL nedeniyle bunların gündeme getirilmesi hâlâ yasaktır.)
Güney Komutanlığı Komutanı’nın hâlâ görevinin başında olması.
Bunlara hemen hemen her gün yenileri ekleniyor. Sansür mekanizmasının işlevselliğini yitirmeye başlaması bile otorite olarak işgalcinin önündeki sürecin çok ama çok daha sıkıntılı olacağını gösteriyor. Bununla beraber Amerika ve müttefikleri için geri dönülmesi imkansız bir dönem başlamış durumda.
Sızdırılan ateşkes taslağında da CIA başkanının son açıklamasında da, sömürgeci güçlerin ve onların müttefik işbirlikçilerinin kontrol edemediği pek çok şeyin olduğu görülüyor.