İddialarınıza Cevap Değil, Sizi İfşâdır Derdimiz
İddialarınıza Cevap Değil, Sizi İfşâdır Derdimiz
M. Sami Zini
Anlamıyor değilsiniz?
Bu bir muhalefet meselesi değil;
Çok iyi biliyorsunuz; hem aczinizi hem de ihanetinizi!
Buna rağmen size, tevbe etme fırsatı doğduğunda yine Tanrılarınız önünde secde ettiniz.
Bu bir anarşizim değil!
Bunu da siz çok iyi bilirsiniz.
Dün Bosna’da, Keşmir’de, Cezayir’de ne oluyorsa, bugün de o oluyor aslında.
Yalnız ‘bir fark varmış’ gibi yapma yarışında, bu kez siz koşturuyorsunuz kalabalıkları arkanızda.
Sakızını doladığınız ümmetin pabuç liderliği, kusmuk olup takıldı boğazınıza.
Artık adını bile anamıyorsunuz ve sustunuz; kesildi nefesiniz, zira suçlusunuz.
İtiraf edemediğiniz bu gerçek, sizinle yüzleşecek; yalnız o gün sizin için çok geç olacak. Bileceksiniz!
Bu bir marjinallik değil.
Size olağan gelenin ne olduğunu bile itiraf edemiyorsunuz; en afilli etiket olarak bize bunu buldunuz.
Acizlikleri utanmazlıkla sıvayanların arkasına sakladığınız, kendinizi aklatma derdi; kalabalıkların şımarıklığında cübbeli adamların mavalını size güzel gösterdi.
Ve böylece ataların güzellemesi sayesinde yeni müptezelliklere erdiniz.
Renginiz artık daha belirgin ama siz farkında değilsiniz.
Bu bir nankörlük değil.
Diyorsunuz ki seçim üzeri dış güçlerin gazına gelip de içerideki hainlere fırsat vermek olacak iş miymiş!
Hem bunca kazanıma ve bunları kazandırana bir nankörlükmüş yapılan.
İşte Gazze ile biten başka bir masalınız!
Mağdur rolündekiler, Sömürgecinin yol haritasından nasıl kazındıysa cüzdan hesabıyla; insani yardımın necip milletini devşirme dönemleri de öylece kapandı artık mazlum kanından.
Kafa sayısı geçer akçe, varlık sebebiniz mazlumlardı öncesinde. Şapka düşünce görünen kelinizde dikili kıllarınız kadar kaldı adamlığınız.
Kabullendiğiniz işbirliğinizle hep normaldiniz.
Sırçadan tahtlarınızda kıvırmayı iyi öğrendiniz
Bugün yüzünüz kızarmadan ve utanmadan, düşmesin diye israil, gemi gemi beslemektesiniz.
Bu bir ihanet de değil.
Sömürgecilerin çıkarları uğruna, mazlumlara atılan her bombanın içinizi soğutmayan sıcaklığında saklı ihanetin aslı.
Evet bilmeyiz biz, modern devletin idaresini; ne anlarız foseptik diplomatik ilişkiler ağını.
Hiç sıkmadık mesela masa başında pazarlık yapan kanlı elleri. Tutmadık kalemini gizli ajandaların ve horonunu tepmedik işbirlikçi serbest piyasa Tanrınızın.
Bilmeyiz biz ilkeleri bozdurmayı ihale masasında ve bilmeyiz aslında kaz gelecek yerden esirgenmeyen tavuğun deliğine kadar gelen yumurtanın akına sulanan ağızların iştahını.
Gazze düşebilir belki, olabilir; ama düşmüyormuş işte gördünüz; ne sizinle ne de sizsiz.
Bu arada bekleyin, daha fazlasını göreceksiniz.
Yalnız bilin ya hani, düşmez Direniş.
Gazze’de biter, Kudüs’de biter, Ramallah’da biter
Mekke’de biter, İstanbul’da biter, Lahor’da biter
Bittiği yerde tohum olup yeniden biter
Gün olur gelir, en huzurlu ve en mutlu anınızda sizi de bulur.
O, neresinden bağlandığınız bize muamma olan işgalciyle hesabını dürer ve gelir bir gün, sizi de can evinizden vurur.
Döner gelir bizi de vurur.
Bu arada size ne vaad edildiyse ya da siz neyle tehdit edildiyseniz;
icrâ makamının pabuç liderleri;
ve evet siz hepiniz!
kat kat fazlasıyla zaten rezilsiniz.
Bunlar değiliz evet
Mazeret sayılmaz hakkımızda ama, bu büyük utancın bağrında;
maalesef biz yalnızca,
sırtımızı Gazze’nin izzetiyle, sürülere dönenleriz!